Alacak yönetimi, alacakların zamanında, etkin ve planlı bir şekilde tahsil edilebilmesi için gerekli organizasyonun ve sistemlerin kurulması, süreç ve işlemlerin yönetilmesidir. Özellikle müşteri, işlem hacmi ve cirosu yüksek şirketlerde, satış, pazarlama, operasyon yönetimi kadar hayati derecede önemli ve profesyonel yetkinlik gerektiren bir iştir. Profesyonel alacak yönetimine yeterince önem vermeyen şirketlerde, nakit açığına düşenler iflasa sürüklenir. Alacakların zamanında ve etkin şekilde toplanamaması bütçe dengelerini bozar, maliyetleri arttırır, kârlılığı düşürür, müşterilerin kaybedilmesi süreci hızlanır.
Alacak yönetim şirketleri Türkiye’de özellikle 2010’lu yıllardan sonra kurulmaya başlamıştır. İşletmelerin gelir-gider dengelerini ve nakit akışını önemli ölçüde etkileyen alacak yönetimi alanında hizmet verene firmaların sayısı giderek artmaktadır. Alacak yönetiminin başarılı şekilde yürütülmesini etkileyen en önemli unsurların başında nitelikli, bilgili ve deneyimli ekip gelmektedir. İletişim becerileri yüksek kişilerin, stres ve zaman yönetimi gibi konularda eğitimli olmaları, aynı zamanda muhasebe, finans ve hukuk alanlarında bilgili olmaları gerekmektedir. Elbette alacak yönetim şirketlerinin teknolojik altyapısının elverişli olması, alacak yönetimindeki performansını da olumlu yönde etkilemektedir. Buna ek olarak, alacak yönetimiyle ilgili Türkiye’de spesifik olarak hukuki zemininin olmaması da, alacak yönetim şirketlerinin uluslararası mevzuatlarla uyumlu şekilde çalışmasını gerekli kılmaktadır.
Ticari alacaklar, bir firmanın mal veya hizmet satışları nedeniyle müşterilerine açtığı kredi tutarını gösterir. Alacaklara yapılan yatırımların önemli tutarlara ulaşması, hatta çok sayıda firmada alacak tutarlarının stoklara yapılan yatırımı aşmasının yanısıra birçok işkolunda genellikle son yıllarda alacakların satışlara oranının yükselme eğilimi göstermesi de dikkatleri daha başarılı bir alacak yönetimi üzerine çekmiştir.
Kredili mal satışı, satışlarını artırmak isteyen işletmelerin başvurduğu önemli bir politikadır. Ticari kredilerin, işletmeleri yaşatan, büyüten ve hayat veren bir özelliği vardır. İşletme sermayesi kalemlerinden biri olan alacakların yönetimi, alacaklarda önemli boyutlara erişen fonların birikmesini önlemeyi amaçlar. Böylece alacaklara bağlanan fonların maliyeti ile, satışların artması sonucu doğan karlılık arasında bir ilişki kurulur. Bu ilişki ile, hangi düzeyde bir alacak hacminin, işletme için karlı olacağının araştırılması, alacakların yönetiminin temelini oluşturur.
Alacak yönetiminde etkinlik sağlamakla firma, para girişlerini hızlandırabileceği gibi, karlılığını artırabilir ve aynı iş hacmini müşterilerine daha az kaynak bağlamak yolu ile çevirebilir. Alacak yönetiminde özellikle şu üç değişkene ilişkin kararlar, sorunun temel yönlerini oluşturur. a) Satış koşullarının saptanması. Satış koşulları, hem alacak tutarını hem de alacakların kalitesini, tahsil kabiliyetini etkiler. b) Kredili satış önerisinin kabul veya reddi c) Tahsili gecikmiş alacaklara ilişkin tahsilat politikası. Ancak alacakların yönetiminin büyük önem taşımasına rağmen, uygulamada büyük firmalarda dahi, alacakların optimum tutarının ne olması gerektiği konusunda objektif ölçüler, standartlar mevcut bulunmamaktadır.